Tıp ve Eczacılık Tarihine Kısa Bir Projeksiyon

İnsan sağlığını koruma amacına hizmet eden hekim ve eczacıların, insanlık tarihi ile başlayan mesleki geçmişlerine baktığımızda birçok açıdan ortak noktalar olduğunu görmekteyiz. Kadim zamanlarda hekimlik ve eczacılık aslında tek meslek olarak icra edilmekteydi.

10. yüzyılda her iki meslek de çoğunlukla manastırlarda rahipler, hekim-eczacılık uygulamalarını yapmaktaydı ve bunlara “Apothericarius” (hekim rahipler) adı verilmekteydi.

Eczacıları tanımlamak için “Pharmacien” kelimesi ise 18. yüzyılda Fransa’da kullanılmaya başlanmıştır. Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserde ilaç anlamına gelen “em” kelimesinden hareketle eczacı karşılığı olarak “emci” kelimesi kullanılmıştır. Ortaçağdaki İslam Uygarlığı döneminde eczacıları tarif etmek için “saydelan veya saydelani” kelimelerinin kullanıldığını görüyoruz. Aslında bu mesleğin birbirinden ayrılması, ancak 9-12. yüzyıllar arasında ve her ülkede farklı zamanlarda gerçekleşmiştir. Örneğin; mesleki ayrılma Abbasiler zamanında 9. yüzyılda başlamasına rağmen, Ortaçağdaki Müslüman bilimadamları ilaç yapımında ve hatta ameliyatlarda kullanılan aletlerin keşfi ve formülasyonlarla ilgili bilgileri sayesinde eczacılık mesleğinin bağımsızlaşmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Ancak daha önceki yüzyıllarda yaşamış olan en meşhur hekimlerden Hipokrat hem tıp hem de eczacılık alanında rasyonel gözlemler yapmış, çağının koşullarına göre bilimsel yaklaşımlar sergileyerek, klinik tıbbın temellerini atmıştır.

Anadolu tıbbı ise birçok medeniyete ev sahipliği yapan zengin bir coğrafyada bulunması nedeniyle birçok uygarlıktan etkilenerek günümüze kadar gelmiştir. Hakkında tıpla ilgili fazla bilgimizin olmadığı Antik dönemden itibaren Hitit uygarlığı (M.Ö 2100-1190) Antik Helenistik dönem (M.Ö 600-M.S.100), Roma İmparatorluğu dönemi (MÖ 509- MS 395), Doğu Roma (Bizans) dönemi (MS 395-1071), sonraları Selçuklu İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve Cumhuriyet dönemi ile günümüzdeki modern tıbba evrilmiştir.

Eczacıları tanımlamak için “Pharmacien” kelimesi ise 18. yüzyılda Fransa’da kullanılmaya başlanmıştır. Kaşgarlı Mahmud’un yazdığı Divan-ı Lügat-it Türk adlı eserde ilaç anlamına gelen “em” kelimesinden hareketle eczacı karşılığı olarak “emci” kelimesi kullanılmıştır.

OSMANLI ZAMANI

Osmanlı tarihine bakıldığında, Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Fatih Külliyesinde tıp ve eczacılık da dahil çeşitli dallarda eğitim verilmekteydi. Osmanlı sarayında hekimbaşı, aynı zamanda eczacıbaşıydı. 19. Yüzyılda ise hekimbaşıların yanı sıra özellikle yabancı kökenli eczacılar da sarayda hizmet vermekteydi. Sultan II. Mahmut döneminde 1835 yılında saraya gelen Avusturya’lı Eczacı Hoffman, Osmanlı zamanındaki ilk eczacı olarak örnek verilebilir.
Bu alanda ilk Türkçe eserler ise 14. yüzyıldan itibaren yazılmaya başlanmıştır. Bu eserlerden en önemlisi Şerafeddin Sabuncuoğlu (1386-1470) tarafından kaleme alınan Akrabadin’dir. Ülkemizde ilk eczanenin ise 19. yüzyılda açıldığı bilinmektedir. Şimdikine benzer bir şekilde hekim reçetesiyle istenen ilaçlar, eczacı tarafından majistral olarak hazırlanmaktaydı. Avrupa’da yayınlanan tıp kitaplarından yapılan çevirilerle Osmanlı’da yeni tıp dönemi başlamış ve Paracelsus’un kitabından faydalanarak yazdığı tıp kitabıyla Salih bin Nasrullah yeni tıp döneminin öncülerinden biri olmuştur.

“MEKTEB-İ TIBBİYE-İ ADLİYE-İ ŞAHANE”

Eczacılık ise Osmanlı’da önceleri usta-çırak ilişkisi şeklinde öğrenilmekteyken, Sultan II. Mahmut döneminde 1839 yılında “Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane” adlı tıp mektebi açılarak ordunun hekim ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır. Aynı mektep içinde ayrı bir askeri eczacılık sınıfı da açılmış ve böylece eczacılık eğitimi de başlamıştır. Diğer yandan, bu İslam ülkeleri içinde açılan ilk eczacılık eğitim-öğretimi de olmuştur. Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’de 1867’de sivil bir eczacılık sınıfı da açılmış olup, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’da öğrenim görerek “eczacılık diploması” alan ilk eczacı Ahmed Mustafa Efendi’dir. Türk eczacılar tarafından ilk eczane ise 1888 yılında açılmıştır. Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane içinde 14 Mayıs 1839 tarihinde ilk eczacılık sınıfının açılması nedeniyle, bu tarih Türkiye’de bilimsel eczacılığın başladığı tarih olarak kabul edilmiş ve her yıl 14 Mayıs “Eczacılık Bayramı” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Türkiye’de ilk cerrahhanenin, Sultan II. Mahmut döneminde 14 Mart 1827’de Şehzadebaşı’daki Tulumbacıbaşı Konağı’nda Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire adıyla kurulması hasebiyle, Türkiye’de modern tıp eğitimlerinin başladığı gün olarak bu tarih kabul edilmektedir. Bu nedenle okulun kuruluş tarihi olan 14 Mart tarihi her yıl ülkemizde “Tıp Bayramı” olarak kutlanmaktadır. Tıp Bayramı olarak ülkemizde kutlanan tarih 14 Mart olsa da, bu tarih tıp bayramı veya doktorlar günü olarak ülkelere göre değişiklik göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde tıp bayramı ameliyatlarda genel anestezinin ilk defa kullanıldığı 30 Mart 1842 tarihinin yıldönümü; Hindistan’da ise ünlü Doktor Bidhan Chandra Roy’un doğum (ve aynı zamanda ölüm) yıldönümü olan 1 Temmuz günü “Doktorlar Günü” olarak kutlanır.

Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’de 1867’de sivil bir eczacılık sınıfı da açılmış olup, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’da öğrenim görerek “eczacılık diploması” alan ilk eczacı Ahmed Mustafa Efendi’dir.

PROF. DR. İLKAY ERDOĞAN ORHAN
Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı



“MD Magazin Mart-Nisan sayısından alınmıştır.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir