Dijital Farkındalık

DİJİTAL DÖNÜŞÜM öngörülerinde 2020 yılında sürecin tamamlanacağı ve Dijital Çağ’ın başlayacağı bilgisi yer alıyor. Peki Dijital Çağ deyince ne anlıyoruz? Robotlarla birlikte yaşadığımız, makinelerin düşünebilen varlıklar haline dönüştüğü, bilim kurgu filmlerinde gördüğümüz şekilde bir dünya mı bizleri bekliyor? Eğer 10 yıl içerisinde böyle olacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz… Tasvir ettiğim türde bir dünya için yaklaşık 100 yıla ihtiyacımız var. Yapay zekâ ve robotikleşme çalışmaları her ne kadar hızlı ilerliyor olsa da insan beyninin bugün geldiği gelişmişlik düzeyini düşündüğümüzde, yapay zekâ henüz bu sürecin başında.

Peki yakın gelecekte bizi neler bekliyor? Bunun için geçtiğimiz 10 yıla bakmak yeterli olacaktır. Son 10 yılda dijital teknolojilerin yaşam biçimimizde yaratmış olduğu değişiklik şaşırtıcı düzeyde. Önümüzdeki 10 yılda çok daha fazla değişikliği gözlemleyeceğiz. İnternet teknolojisinin altyapısal gelişimi, kuantum bilgisayarlar, yapay zekaya yapılan yatırımlar ve robotikleşme konuları kökten bir değişimin habercisi. Şunu da unutmamalıyız; teknoloji, insanlar için de gelişiyor. Günümüzde çaresiz kalınan hastalıkların tedavi edilebildiğini ve akıllı robotik protezlerle engellerin ortadan kalktığını göreceğimizi düşünüyorum.

Dijital dönüşüm tüketicilerin davranış biçimlerini de sürekli değiştirmeye devam edecek. Bu noktada iş dünyasının iş yapış biçimlerini değişen tüketici davranışlarına göre şekillendirmeleri gerekiyor. Günümüzdeki tüketicileri dijital tüketiciler olarak tanımlıyorum.

DİJİTAL TÜKETİCİLER bilgiye çok kolay erişiyor ve hızlı karar veriyorlar. Ağırlıklı olarak mobil telefonlarından her gün internete giriyorlar. Mobil uygulamaları ve sosyal medyayı aktif olarak kullanıyorlar. Akıllı telefon kullanım oranları %80. Dijital müzik ve video tüketimleri çok yüksek. Televizyon izlemiyor, radyo dinlemiyor, gazete okumuyorlar. Onlar için medya Spotify, Youtube, Netflix ve Twitter! Dijital tüketiciler, sosyalleşme alanlarını dahi “free wi-fi” ibaresinin varlığına göre seçiyorlar.

Şirketler dijital tüketicilerin davranış şekillerini benimsemek ve dijitalleşmek zorundalar. Geçtiğimiz 10 senede sırf dijitalleşme trendlerini yakalayamadıkları için Fortune 500 listesindeki şirketlerin %52’si artık o listede değil. Marka değeri en yüksek 30 şirkete baktığımızda 14’ü platform tabanlı teknoloji şirketleri.

DİJİTALLEŞEN ŞİRKETLER yapılan araştırmalara göre; gelirlerini sektörlerinin %9 üzerinde büyütüyorlar, Kârlılıkları sektörlerinin %26 üzerinde gerçekleşiyor ve Pazar değeri sektörlerinin %12 üzerinde belirleniyor. Yani daha fazla gelir elde ediyorlar, daha karlılar ve daha değerliler.

Önümüzdeki 10 yılda dünyanın dev şirketlerinin dijitalleşme trendlerini yakalayamadığı için “dev” unvanlarını kaybedeceğini göreceğiz. Teknoloji şirketleri ise yükselişini devam ettirerek zirvedeki yerlerini pekiştirecek.

Dijital dönüşüm tüketicilerin davranış biçimlerini de sürekli değiştirmeye devam edecek. Bu noktada iş dünyasının iş yapış biçimlerini değişen tüketici davranışlarına göre şekillendirmeleri gerekiyor.

DÖNÜŞTÜREN TEKNOLOJİLER listesini gözden geçirdiğimizde günümüz dünyasını ve yakın geleceğimizi şekillendiren 30 teknolojiden söz ediliyor. Bence 6 tanesi diğerlerinden daha önde. Bu teknolojiler ; Yapay zeka, nesnelerin interneti, blok zincir teknolojisi, sanal gerçeklik, robotlar ve 3 boyutlu yazıcılar.

Ek olarak önümüzdeki yıllarda dijitalle ilgili sohbetlerimizde ağırlıklı olarak şu konuları konuşacağımız kanaatindeyim;

– ROBOTLAR VE DİJİTAL ÇAĞDA İNSANIN ROLÜ

Endüstri devrimiyle birlikte makineleşme, üretimde insan gücünün yerini almıştı. Sonrasında tatil yapmayan, hastalanmayan ve maaş zammı istemeyen robotlar üretimde daha fazla rol almaya başladılar. Günümüzde akıllı robotlar sadece kas gücünün değil zeka ve incelik gerektiren işleri de yapabilir hale geldiler. Peki bu durumda robotlar insanoğlunun rakibi mi oldu? İşlerimizi elimizden mi alacaklar? Bu durumda biz ne yapacağız ?

– BİYOTEKNOLOJİ, İNSAN ÖMRÜNÜNÜ UZATMA VE ÖLÜMSÜZLÜK

Bundan 10 yıl önce tedavisi geliştirilemeyen hastalıklar şu anda belirtileri ortadan çıkmadan engellenmeye çalışılıyor. Dev ilaç şirketleri, sağlık kuruluşları, devletler… biyoteknoloji alanında ciddi yatırımlar yapıyorlar.. Daha öncede belirttiğim gibi teknoloji sadece robotlar için değil insanlar için de gelişiyor. 2050’li yıllarda ortalama insan ömrünün 140 olacağı söyleniyor. Şu anda varolan bir çok hastalığın yok olacağını göreceksiniz.

– KUANTUM BİLGİSAYARLAR

Kuantum bilgisayarların gelişmesi, bu zamana kadar insanlık tarihindeki en önemli kırılma anlarından bir tanesi olacaktır. Teknoloji devi şirketler bunun üzerine çalışıyor ve ciddi bir mesafe katetmiş durumdalar. Bu şirketler ilaç geliştirme, yapay zeka gibi birçok bilim ve sanayi alanında büyük ilerlemelere zemin hazırlayacağı öngörüsüyle kuantum bilgisayarlara yatırım yapıyorlar.

– YAPAY ZEKA VE AKILLI ROBOTLAR

60 yıl önce İngiliz matematikçi Alan Turing bir soru sordu “Makineler düşünebilir mi?”. Bu sorunun cevabını artık biliyoruz. Makineler zeka gerektiren işlerde, alanlarda çalışıyor. İnsan takliti yapıyor. İnsansı davranışlar sergiliyor. Yakın gelecekte daha fazlasını gözlemleyeceğiz. Yapay Zeka’nın kapasitesi artacak. Taklit edecek, öğrenecek… Ve yaşamın bir parçası olacak. Aynı Homo Sapiens’in yaptığı gibi…

– SANAL GERÇEKLİK TEKNOLOJİSİ VE ZİHİNSEL GERÇEKLİK

Başlarda eğlence ve savunma sanayi için geliştirilen sanal gerçeklik teknolojisi sürekli ilerliyor, gelişen teknolojik olanaklar ve yapay zeka sayesinde bir çok hayali gerçek kılıyor. Hayatımızda çarpıcı değişiklikler yaratacağını düşünüyorum. Geçtiğimiz günlerde Güney Kore’de 2016 yılında kızını kaybeden bir anne için ‘sanal gerçeklik’ ile kızının görüntüsü oluşturuldu ve anne kızıyla buluştu. Bunun gibi uç örnekleri çoğaltmak mümkün. “Gerçeklik” kavramını zihnimiz yaratıyor ve her birimizin kendi gerçekliği farklı. Bu teknolojinin zihnimizde yeni gerçeklikler oluşturacağını ve zihinsel evrenimizi genişleteceğini düşünüyorum.

Sonuç olarak;

Dijitalleşme, dönüşüm, değişim bu kelimeler sadece bir anı temsil etmiyor. Bir sürecin tanımlayıcısı. Bu süreci başlangıcından itibaren irdeleyip, yaşam biçimimizi, iş yapış biçimimizi bu sürece uygun ya da bu süreçten negatif anlamda en az etkilenir hale getirmeliyiz. Pozitif etkilerinin yanında negatif etkilerini de iyi analiz etmeli ve kendimizi geleceğe hazırlamalıyız…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir